Vaktiyle servet aşkına vurup kazmayı toprağa
Avuçlarını yaladıkları yerde,
Bir başına dolaşıyor
Martial Miles şimdilerde.
Bir de Elijah Wood,
Vaziyet, fenalık peşinde.
Elisha Dugan bir yana,
Yok bir âdemoğlu daha.
Vahşidir Dugan, tabiatı böyle,
Boyuna keklik, tavşan derdinde.
Ne gam bilir ne tasa,
Avını yakalarsa.
Yaşar gider bir başına,
Ama pusudadır boyuna.
Değmesinler keyfine,
Karnını doyurduysa.
Oysa benim kanım kaynar baharda,
İçimde yolculuk aşkı,
Yürürüm çakıl taşlı
Eski Marlborough Yolu’nda.
Onarım falan hak getire,
Yürüyenler hani, nerde?
Yaşayan yoldur aslında
Hıristiyanlara kalsa.
Tek tüktür gelip geçeni.
Üstünde seğirtirse biri,
İrlandalı Quin’in
Misafiri besbelli.
Nedir bu yol, nedir,
Oracıkta bir sapak
Yahut sade bir olanak
Değilse bir yerlere götüren?
İşaret levhaları kocaman ve taştan,
Gelip geçen olmasa da o yoldan.
Onlar ki kasabaların mezar taşları
Üzerine kazınmış kralların adları.
Değer gidip görmeye
Gidebileceğin bir yer ve.
Elbet merak eder dururum
Hangi kral iş bildi,
Nasıl ve hangi çağda,
Hangi seçkinle bu taşları dikti?
Gourgas mı, Lee mi?
Clark, Darby, hangisi?
Ebediyen dursunlar diye,
Ne müthiş bir gayretle
Dikilmiş bu boş, bu taş tabletler;
Bir gezgin görür de figan eyler,
Ve tek satırlık kelama
Sığdırır ne biliyorsa.
Bir başkası okur da
Bulur derdine deva.
Benim de hatırımdadır
Böyle bir iki satır.
O ki yekpare edebiyattır,
Memleketin her yanına yayılır.
Çıkmaz okuyanın aklından
Ta aralığa kadar.
Baharda tekrar okunur,
Eriyince karlar.
Gün olur yekinir de
Kor isen evini arkada,
Dünya serilecek önüne
Eski Marlborough Yolu’nda.
H. D. Thoreau’nun Yürümek adlı denemesinden alınmıştır. A7Kitap 2021, Çev. Umay Öze
Kommentare